Müslüm Elma’ya 6,5 yıl adaletsiz, hukuksuz ceza! – Gül Güzel
Müslüm Elma’ya 6 yıl 6 ay Adaletsiz, hukuksuz Ceza!
Yaşamı boyunca Siyaset mağduruydu, yine politik mağdur!
Almanya – Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinde 10 Türkiyeli komünistin yargılanması…
Müslüm Elma, Almanya ve Türkiye’nin işbirliği ile 15 Nisan 2015 tarihinde Almanya, Yunanistan, İsviçre, Fransa’da eşzamanlı yapılan bir operasyonda 9 arkadaşı ile gözaltına alındı. Bütün bu ülkelerden gözaltına alınan toplam 10 kişi Almanya’ya teslim edildi. Ancak duruşma 17 Haziran 2016 tarihinde Münih Eyalet Ağır Ceza Mahkemesinde başladı. Alman ceza yasasının 129 a/b maddesine dayanılarak yapılan duruşmalar sonunda, Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist üyesi ve yöneticisi olmakla suçlanan tutuklular peyde pey serbest bırakılırken, Müslüm Elma davanın son karar verme günü olan 28 Temmuz 2020 tarihine kadar 5 yıl, 4 ay cezaevinde tutuldu.
Sistemler arası dayanışma şekli olarak, Ceza verme sanatı da artık böyle oluyor galiba…
Münih Eyalet Yüksek Mahkeme başkanı Manfred Dauster ancak 234. duruşmada, Müslüm Elma’ya 6 yıl 6 ay cezası kararı verdi. Diğer yargılananlardan tek kadın olan Nürnberg’li doktor Banu Büyükavcı 3 yıl, 6 ay, diğer yargılananlara ise, 2 yıl 9 aydan 4 buçuk yıla varan cezalar oldu. Savcının daha çok ceza talebine karşın mahkeme yargı heyeti bazı davalarda daha az ceza verdi. Ancak dosya çerçevesinde aranan Deniz Pektaş ise Fransa tarafından Türkiye’ye iade edilmiş ve orda 5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Devam eden duruşmalar süresince savunmalarını yapan 10 komünist devrimci, kendilerini suçlamak için düzenlenen dosyanın içeriğini hiç dikkate almadan, kendi komünist devrimci özüne bağlı mücadelelerini savundular. Tutuklandığı 15 Nisan 2015 tarihinden, ceza kararı verilen 28 Temmuz 2020 tarihine kadar cezaevinde tutulan Müslüm Elma, Dersim doğumlu 60 yaşında bir devrimci. Türkiye’de de inandığı komünizmden dolayı verdiği devrimci mücadeleden, yaklaşık 20 yıl hapiste kalmıştı. ‘’Arkadaşım’’ dediği Mustafa Karasu ile birlikte o meşhur işkence hane 5 Nolu Diyarbakır zindanında da kalmıştı. Bu siyasi mücadelesi yüzünden, Almanya’da tutuklanmadan önce siyasi mültecilik statüsünü almıştı.
Verilen karar tamamen politiktir!
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinin 28 Temmuz’da verdiği cezalara karşı savunma avukatları davanın beraatını istemelerine rağmen cezalar yağdı. Daha sonra açıklama yapan avukatlar, dosyalardaki suçlamaların çoğu, Türk soruşturma makamlarınca olarak hazırlanmış kanıtlardı. Yani verilen cezalar tamamen politik kararlardır. Verilen ceza kararlarını kabul etmeyip, temyize başvuracaklarını eklediler.
Karar günü mahkeme önünde düzenlenen eylemde konuşan Alman Sol Parti parlamento milletvekili Gökay Akbulut da yine cezanın politik bir karar olduğunu, ‘’bu ceza verme kararı tamamen siyasi ve göstermeliktir. Bu karar ile Alman hukuku anti demokrat Türkiye başkanına uşaklık etmiştir. Bu yargılama ile şu andaki mevcut Türkiye rejimini cesaretlendirmiştir. Böylece Türkiye rejimi Kürtlere ve kendisine muhalefet olanlara karşı daha kötü davranacağı nettir’ ’dedi. Eyleme katılan diğer aktivisti ve şahıslar da buna benzer tavır ve düşüncelerini dile getirdiler.
Müslüm Elma’dan arkadaşı Karasu’ya selam
Müslüm Elma tutuklu bulunduğu Münih Cezaevinde 5 yıl 4 ay tek kişilik hücrede kaldı. Ama devrimciler tek kişilik hücrelerde tutulsalar da yalnız kalmazlar. Düşünce ve fikirleriyle hep yalnızlığı parçalarlar. 28 Temmuz’da bırakıldığı gün mikrofonu eline alan Müslüm Elma aynı bu sözleri dile getirdi, ’bundan sonra da tutuklanmalar olabilir. Ama mühim olan bu tür tutuklanmalara ve şu anda tutuklu bulunanlarla yüksek bir dayanışma içerisinde olmamız. Hep birlikte olursak, güçlü olur; mücadelemizde güçleniriz. Dikkat ederseniz biz bu davada hiç bir zaman dar anlamda bir TKP/ML savunması yapmadık. Bizler devrim ve sosyalizm davasını savunduk. Bizler, dünyanın herhangi coğrafyasında mazlumlara, ezilen halklara yapılan baskılara karşı mücadelenin bir parçası olduk. Onların haklılığını, meşruluğunu her fırsatta dile getirdik. Yani bunları temel bir dille konuştuk; konuşmaya da devam edeceğiz. Davanın haksız, hukuksuz ve tamamen ideolojik olduğunu ortaya koyduk. Mahkemenin tutumu da buydu. Bizim tezimiz vardı. Biz, Kürdistan’da yapılan baskıları, Ortadoğu’daki gaspları, Türk faşist barbarlığını imkanlarımızın sınırlı olmasına rağmen imkan dahilinde hep dile getirdik. Çünkü istediğimiz gibi açıklama yapamıyorduk. Şunu diyebilirim ki, bu tür saldırılar devam edecektir. Bu tamamen sınıfsal bir tutumdur. Mühim olan bütün bu saldırılara karşı dik durup, mücadele etmektir. Mücadele ve direnmekten başka bir seçeneğimizi de göremiyorum. Birlikte mücadele etmek mühimdir. Bu vesileyle 5 Nolu Cezaevi arkadaşım Karasu’ya da selamlarımı yollamak istiyorum. Mücadelelerinde de başarılar diliyorum. Diyarbakır zindanlarındaki uygulanan zulmünün aynı zamanda direnişe geçtiğini ve beraberinde büyük karşıt mücadeleyi geliştirdiğini de kanıtladı’ ’şeklinde 1980’lerin Diyarbakır zindanlarına da değindi.